Son birkaç yılda, mevcut nükleer santrallerin işletilmesine devam etme ve yeni nesil santraller inşa etme konusundaki küresel ilginin canlandığını görülüyor. Gelecekteki elektrik ihtiyacını karşılamak için 2030 yılına kadar nükleer üretim kapasitesinde yüzde 100 artış olması bekleniyor.
Nükleer Enerji Enstitüsü'ne (NEI) göre nükleer enerji endüstrisi, hem kısa vadeli hem de kalıcı istihdam ve ekonomik faydalar sağlayarak istihdam yaratmada ve ekonomik büyümede önemli bir rol oynar. Nükleer enerji, güvenlik, güvenilirlik, neredeyse sıfır sera gazı emisyonu ve maliyet rekabetçiliği avantajlarını birleştiren ekonomik bir elektrik üretim kaynağıdır. Mevcut tesisler yüksek derecede öngörülebilirlikle çalışırlar. Bu tesislerin işletme maliyetleri genellikle çok rekabetçidir, Düşük işletme maliyeti enflasyonu riskini en az indirgeyen santrallerin kapasite faktörleri oldukça yüksektir. ABD'de bu rakam yüzde 90'ın üzerindedir. Nükleer santraller, ihtiyaç duyulduğunda elektrik sağlarlar. Yeni nesil santrallerin artık 60 yıldan uzun süre çalışması beklenir.
Yıllık yüzde 2.3 büyüme beklentisi
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2040'a kadarki dönemde küresel elektrik talebinin yılda yüzde 1,9 artacağını öngörür. Bu talep, elektrik üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltma arzusuyla birleştiğinde, nükleer santrallerin elektrik üretimde yıllık yüzde 2.3'lük bir oranda büyümeleri beklenir. Nükleer enerji santrallerinin yapımı pahalıdır; ancak çalıştırılması nispeten ucuzdur. Pek çok yerde nükleer enerji, elektrik üretim aracı olarak fosil yakıtlarla rekabet hâlindedir. Atık bertaraf ve çıkarma maliyetleri genellikle işletme maliyetlerine dahildir. Fosil yakıtların sosyal, sağlık ve çevresel maliyetleri de hesaba katılırsa nükleer enerjinin rekabet gücü artar.
Doğrudan ve dolaylı etkileri
Deloitte, 2019 yılının Nisan ayında, nükleer enerjinin Avrupa Birliği üzerindeki sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yayınlamıştı. Nükleer enerjinin AB'nin genel ekonomisine katkısının değerlendirildiği raporda detaylı bir şekilde istihdam, GSYH, devlet gelirleri ve harcanabilir hane gelirine nükleer enerjinin doğrudan ve dolaylı etkileri hesaba katılmıştı. Çalışmaya göre, nükleer enerjinin, Avrupa ekonomisi üzerinde önemli bir etkisi vardır. Buna göre yüzde 47'si yüksek vasıflı olmak üzere 1,1 milyon istihdam, Avrupa Birliği GSYİH'sinde 507 milyar euro (566 milyar dolar), devlet gelirlerinde 124 milyar euro, hanehalkı gelirinde 383 milyar euro ve AB ekonomisinde 18,1 milyar euro ticaret fazlası öngörülür. Bu rakamlar, rüzgar ve güneş enerjisine kıyasla oldukça yüksektir. 160 GW kurulu kapasiteye sahip rüzgar enerjisi, Avrupa'da 250 binden fazla işi desteklerken, GSYİH'de 36,1 milyar euro üretmiştir. Güneş enerjisi ise sektörü 80 binden fazla işle ve 100 GW kurulu kapasite ile destekler.
2050 yılına dair öngörüler
Nükleer enerjinin Avrupa ekonomisi üzerindeki olumlu etkisini daha iyi gösterebilmek için harcanan her 1 euronun Avrupa Birliği GSYİH'sında ek 5 euro katkı oluşturduğunu ve nükleer enerjinin yarattığı her bir iş biriminin bütün Avrupa Birliği ekonomisinde ortalama 3.2 iş yarattığı gözlemlenmiştir. Her bir gigawatt nükleer kapasite yıllık yatırımda 9 milyar euro, Avrupa Birliği GSYİH'sı üzerinde 4,3 milyar euro; Avrupa Birliği vatandaşları için 3,25 milyar euro hanehalkı geliri, 1 milyar euro kamu geliri, 0,15 milyar euro ticaret fazlasını gösterir. 2050 yılında nükleer endüstrinin 1,3 milyon tam zamanlı işi sürdürebileceğini, 110 milyar euro ek birikmiş devlet geliri, 490,9 milyar euro hane geliri, 576 milyar euro kümülatif ek GSYİH ve 33 milyar euro ticaret fazlası üretebileceğini ifade eder.