Enerjinin güvenli, verimli ve çevreci bir şekilde yönetilmesini sağlayan çözümler sunan Schneider Electric, 2030 yılına kadar üretim sahalarını karbon nötr hâle getirmeyi planlıyor. Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölge Başkanı Bora Tuncer ile sundukları hizmetleri, EcoStruxure IT platformunun sağladığı çözümleri ve şirketin sürdürülebilirlik konusundaki çalışmalarını konuştuk.
- Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Schneider Electric’e katılmanız ne zaman ve nasıl oldu?
48 yaşındayım. Profesyonel hayatıma 1994 yılında denetim ve danışmanlık şirketi olan Deloitte'de başladım. Yaklaşık sekiz yıl burada çalıştıktan sonra 2003 yılında Schneider Electric'e Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (CFO) olarak transfer oldum. Onu takip eden yaklaşık sekiz yılda finansman, iş geliştirme, satın alma ve IT bölümlerinin sorumluluklarını üstlendim. 2010 yılında, kariyerimde biraz keskin ve sıra dışı bir değişiklik yaparak, Schneider Electric'te finansman tarafındaki kariyerimi geride bırakıp ticari tarafa geçtim. Yaklaşık dört yıl Ticari Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev aldıktan sonra, 2013 yılında Schneider Electric Türkiye'nin Genel Müdürü olarak atandım. Üç yıl yürüttüğüm bu görevin ardından, Türkiye; Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ı kapsayan bir bölgenin yönetim merkezi oldu ve ben de Bölge Başkanı olarak görevime devam ediyorum.
- Schneider Electric’in faaliyetlerini ve sunduğu çözümleri anlatır mısınız?
Schneider Electric, 1836'da başlayan ve günümüze kadar devam eden yolculuğuna ilk olarak demir-çelik sanayiyle başladı. 19’uncu yüzyılda ağır makine ve gemi inşası sektörlerinde sürdürdüğü faaliyetlerini, 20’nci yüzyılda elektrik ve otomasyon alanına geçerek devam ettirdi. 180 yılı aşkın tecrübemizle bugün enerjinin güvenli, güvenilir, verimli, üretken ve çevreci bir şekilde yönetilmesini sağlıyoruz. Bu amaçla, çözüm ve yazılım hizmetleri sunuyor, müşterilerimiz için enerjiyi daha verimli kullanma yöntemleri geliştiriyoruz. Aynı zamanda yarattığımız teknolojilerle endüstrilere yön veriyor, şehirleri akıllı hâle dönüştürerek bireylerin ve kurumların hayatlarına değer katıyoruz. Biz Schneider Electric’te buna ‘Life is on’ diyoruz. Bu doğrultuda ülkemizde enerji izleme sistemleri, akıllı pano çözümleri, bina/sanayi otomasyon sistemleri gibi özellikle enerji yönetimi ve enerji otomasyonu gibi konularda, tesislerin ihtiyaçlarına yönelik ileri seviye çözümler üretiyoruz. Bu kapsamda hem bina hem de sanayi sektörlerinde, ambalajdan rafineri ve petrokimyaya, demir-çelikten çimentoya, kağıt ve tekstilden taş-toprak madenciliğe kadar birçok farklı alt sektörde yapmış olduğumuz çalışmalarla firmaların enerji maliyetlerini azaltmalarına yardımcı oluyoruz.
- Üretim tesislerinizle ve ihracatınızla ilgili kısaca bilgi verir misiniz? Türkiye ve dünya genelinde Schneider Electric bünyesinde yaklaşık kaç kişiye istihdam sağlanıyor?
Türkiye’de 1800 çalışanımız, Manisa ve Gebze’de bulunan iki üretim tesisimiz, 14 satış ofisimiz ve 200 iş ortağımız ile endüstride gelişimin öncüleri arasındayız. Bu sayede 40 yılı aşkın süredir ülkemize değer katıyoruz. Türkiye’de ürettiğimiz yenilikçi ürünlerimizi 80’i aşkın ülkeye ihraç ediyoruz. 2017 verilerine göre Schneider Electric, en çok ihracat yapan ilk 100 firma arasında, sektörde 7’nci sırada yer alıyor. Dünya genelinde ise enerji yönetiminin dijital dönüşümü ve otomasyon alanında lider olan şirketimiz, 100’den fazla ülkede, 137 binden fazla çalışanıyla hizmet veriyor.
- Bankacılık ve finans çözümlerinizin kapsamında neler var?
Schneider Electric olarak, bir finans kuruluşunun uçtan uca tüm elektrik, otomasyon ve IT altyapısına çözüm sunabiliyoruz. Özellikle, finansal kuruluşlar için kritik önemdeki veri merkezlerini EcoStruxure IT platformu ile uçtan uca yönetimini sağlıyoruz. EcoStruxure IT platformunun son kullanıcıya sunduğu varlık, kapasite, değişiklik, süreç ve olay yönetimi gibi özellikler sayesinde, otonom bir şekilde veri merkezi yaşam döngüsü içerisindeki tüm operasyon tek bir çatı altında yürütülüp raporlanabiliyor. Bu sayede finansal kuruluşlar, yıl boyunca geçirdiği tüm denetimlerde, DCIM yazılımı ile büyük zaman ve iş gücü tasarrufu sağlayarak her daim denetime hazır bir şekilde operasyonunu sürdürebiliyor.
- EcoStruxure platformunuzun işlevi ve önemi nedir?
Schneider Electric olarak, ürün ve çözümlerimiz çok büyük bir çeşitlilik gösterirken, ortak özellikleri geleceğin sistemlerini bugünden yaratmaya olanak tanımalarıdır. Bu alandaki tüm ürün ve çözümlerimizi EcoStruxure mimarimizle bir Endüstri 4.0 uygulamasının tüm katmanlarını içerecek şekilde geliştiriyoruz. EcoStruxure; enerji, otomasyon ve yazılımı bir araya getirerek üretimin güvenli, verimli, güvenilir, bağlı ve sürdürülebilir olmasını garanti altına alan bir mimari. Bağlantılı ürünlerden uç kontrol ve uygulamalara, analitik ve servislere kadar her seviyede inovasyon sunmak için IIoT, mobilite, algılama, bulut, analitikler ve siber güvenlik alanlarında çözüm ve hizmetler sunuyor. Böylece EcoStruxure platformu, üretim bölümünden yönetim katına kadar işletmelerdeki her seviye arasında bağlantı kurulmasını, sensörlerden buluta kadar kritik verilerin toplanmasını, verilerin anlamlı içerikler oluşturacak şekilde analiz edilmesini ve bu döngüyü gerçek zamanlı bilgiyle tamamlayarak eyleme geçilmesini sağlıyor. Bu sayede EcoStruxure, enerji verimliliğini ve sürdürülebilirliği en üst düzeye çıkarıyor, sistem ve makinelerin performansını optimize ediyor. Operasyonların akıllı, verimli ve kârlı olmasını sağlıyor.
- Firmalara dijital dönüşüm sürecinde sağladığınız destekleri de biraz anlatır mısınız?
Schneider Electric olarak teknolojimiz, IIoT uzmanlığımız ve dijital çözümlerimiz sayesinde müşterilerimizin iş yapış biçimleri, kârlılık, verim, güvenlik ve güvenilirlik gibi hayati kriterlerde gelişme sağlamasına yardımcı oluyoruz. Aynı zamanda, firmaların endüstride dijital dönüşüm süreçlerinde uzman kadromuzla destek veriyoruz. Endüstriyel tesis ve makinaların Endüstri 4.0’a uyumlu hâle gelmesi için gerekli adımların belirlenmesi yönünde firmalarla beraber yol haritası belirleyip, detaylı bir teknik ve finansal bir rapor sunuyoruz. Ardından yine uzman ekibimizle beraber raporda belirtilen uygulamaları EcoStruxure çözümleri ışığında hayata geçiriyoruz. Bu hizmetimizin, endüstriyel süreçlerin dijitalleşmesi konusunda yol almak isteyen firmalara hayati değer kattığını düşünüyoruz.
- Enerji alanında Türkiye pazarını ve sektörün bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye hem global hem de lokal rakiplerin olduğu çok rekabetçi bir pazar. Türkiye’de bulunan lokal ve global firmalar burada üretim yapıp iç pazarda etkin olurken, birçok farklı ülkeye ihracat yaparak önemli bir katma değer oluşturuyorlar. Ayrıca global firmalar için satın almalarla büyüme sağladıkları bir pazar olduğunu da belirtebiliriz. Öte yandan iş dünyasının tamamında olduğu gibi enerji sektöründe de temel belirleyici faktör dijitalleşme. Dijital dönüşüm çağı büyük bir hızla hayatımızın her alanını yeniden tasarlamamızı gerektiriyor. Bağlanabilirlik, öngörülebilirlik ve sadelik yeni dijital ekonominin kritik yapı taşları olarak karşımıza çıkıyor.
- Peki, sizce dijital teknolojiler, önümüzdeki dönemlerde sektörü nasıl şekillendirecek? Schneider Electric olarak, bu süreçte ne gibi çözüm ve destekler sunmayı planlıyorsunuz?
Schneider Electric olarak biz bu süreci, devrim niteliği taşıyan iş modellerine ve gelişim gösterilebilecek yeni çalışma alanlarına dönüştürebileceğimize inanıyoruz. Sanayi her zaman bağlanabilirlik, üretkenlik ve verimliliğin odak noktasında oldu. Şirketler dijitalleşme sayesinde bugün operasyon ve varlık, yaşam döngüleri boyunca uçtan uca verimlilik sağlayarak tasarım, üretim, işletim ve bakım ile değer zincirinin tamamı boyunca eskisinden çok daha verimli hâle gelebiliyor. Firmalar bu durumu, pazarda rekabet güçlerini artırmak için ihtiyaç duydukları avantaja dönüştürebiliyorlar. Bununla birlikte dijital dönüşüm; endüstri 4.0, nesnelerin interneti, akıllı üretim ve geleceğin fabrikası gibi pek çok kompleks gibi görünen gelişim alanının da kapılarını aralıyor. Dijital yolculuğa başlamak ya da mevcut çalışmaları hızlandırmak için ise şirketlerin; bağlı olmayan sistemlerin bağlanabilir hâle dönüştürülmesi, yeni dijital hizmetler için veri kullanımı ve yeni teknoloji yatırımlarıyla sistemlerde modernleşme sağlanması konularına öncelik vermeleri gerekiyor. 180 yılı aşkın bir deneyimle endüstrinin dönüşümünde rol alan bir şirket olarak biz de endüstri pazarının bu süreci kârlı, pratik ve sürdürülebilir bir şekilde yönetebilmelerini sağlayacak teknoloji ve çözümlere sahibiz.
- Türkiye’de enerjinin verimli kullanılması konusunda kurumlar ve tüketiciler ne kadar bilinçli? Bu alandaki çalışmaların geliştirilmesi için neler yapılmalı?
Hükümetimizin yenilenebilir enerji politikaları ve kurumların bu alandaki yatırımlarıyla Türkiye bir gelişim aşamasında. Her geçen gün farkındalıkları artan bireyler de temiz enerjiye erişim konusunda yapılan çalışmaların itici gücü. Bununla birlikte yapılan çalışmalarda dijitalleşme, merkezsizleşme ve karbondan arınma gibi mega trendler göz önüne alınarak daha fazla projenin hayata geçmesi gerekiyor. Bu kapsamda Schneider Electric olarak çözümlerimiz ve tecrübemizle çalışmalara destek olmak için hazır ve istekliyiz.
- Yenilenebilir enerjinin önemi konusunda neler söylemek istersiniz?
Günümüzde 2 milyar 300 milyon insan enerjiye kesintisiz olarak erişemiyor. Bununla birlikte 2050 yılı itibariyle enerji tüketiminin yüzde 50 artması bekleniyor. Aynı zamanda Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan bilimsel rapor, küresel ısınmanın 1,5 C ile sınırlandırılmasının aciliyetini ortaya koydu. Bu da arz ve talep arasındaki dengenin bir an önce kurulması gerektiği anlamını taşıyor. Dolayısıyla yenilebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşması hayati bir önem taşıyor.
- Dünya genelinde yenilenebilir enerji konusunda ne gibi çalışmalar yapılıyor?
Tüm dünyada güçlü dönüşüm projelerinin yaygınlaştığını gözlemliyoruz. Bir yandan yeni kaynaklar geliştirilirken bir yandan da bu kaynakların kullanım alanları genişletiliyor. Örneğin; yenilenebilir enerjinin saklanabilmesi için hem bireysel kullanım hem de şebeke kullanımında yenilikçi yöntemler geliştiriliyor. Daha fazla kişinin enerjiye erişimi için mikro şebekeler kuruluyor. Her gün daha fazla şirket ve hükümet bu alanda yatırımlar gerçekleştiriyor. Bu sayede biz Schneider Electric olarak enerjinin herkese eşit ve sürdürülebilir bir şekilde sunulabileceğine inanıyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi'deki 6 kilometrekarelik temiz teknoloji bölgesi olan Masdar City'ye enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji çözümleri temin ediyoruz. Sıfır karbondioksit içeren ve çöl ortasında kurulan ilk ekolojik şehir olma özelliğini taşıyan bu bölge, dünyanın yenilenebilir enerji lideri olmaya hazırlanıyor. 22 milyon dolarlık yatırım büyüklüğüyle dünyanın en prestijli projesi olarak nitelendiriliyor.
- İklim değişikliği ile mücadelede kurumlar ve bireyler neler yapmalı? Schneider Electric olarak buna yönelik ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Uzun yıllardır bu alanda güçlü çalışmalara imza atan bir şirket olarak, kurumların ve bireylerin iklim değişikliğinde somut bir adım atabilmeleri için birlikte hareket etmelerinin önemine inanıyoruz. Hem yerel hem de global bazda gerçekleştirilen iş birliklerinin, yeni nesil çözümleri benimsemenin ve küçük de olsa bu alanda kararlı bir adım atmanın ve bunu istikrarlı bir şekilde sürdürmenin dönüştürücü etkileri olduğunu gözlemliyoruz. Bugün bir yandan verimlilik, sürdürülebilirlik ve kârlılık yaratan teknolojilerimizi iş dünyasına sunarken bir yandan da COP24 gibi pek çok uluslararası çapta saygın platformda iklim değişikliğiyle mücadele için çalışıyoruz. Bu alandaki çözümlerimizi EcoStruxure platformumuz ile kurumların, kişilerin ve dünyanın faydasına sunuyoruz. EcoStruxure, bağlantılı bir dünyada enerjinin güvenli, verimli, güvenilir, bağlı ve sürdürülebilir olmasına hizmet ediyor. Şirketimizin faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde dönüşüm ve katma değer yaratan bu mimari, EcoStruxure Resource Advisor adlı bir sürdürülebilirlik yönetimi platformunu da kapsıyor.
- Bu platformun önemi nedir?
Whirlpool’un ihtiyaçlarına göre geliştirdiğimiz bu platform, temel veri akışlarını tanımladıktan sonra dünyanın her yerindeki şirket tesislerinin performansını izlemeye ve değerlendirmeye yönelik bir enerji ve sürdürülebilirlik yönetimi sağlıyor. Bu sayede, Whirlpool artık sürdürülebilirlik çalışmalarını somut iş değerine dönüştürebiliyor. Bu gibi teknoloji tabanlı çözümler sayesinde, müşterilerimizin verimli ve sürdürülebilir çalışma modelleri ile emisyonlarını azaltmalarına ve kârlılıklarını artırmalarına yardımcı oluyoruz. Böylece, müşterilerimizin 2020 yılına dek 100 bin milyon metrik ton CO2 emisyonunu önlemelerini sağlamayı hedefliyoruz.
- Peki, önümüzdeki yıllar için sürdürülebilirlik konusunda nasıl bir planlama yaptınız?
Bu çalışmalarımızla paralel olarak, sürdürülebilirlik alanında saygın platformlarda öncü rol alıyoruz. Bu kapsamda Kasım 2015’te, COP21 öncesi, 2030 yılına dek karbon nötr olma planını açıklayan şirketimiz son olarak COP24 öncesinde iklimle mücadele taahhütlerini üç temel başlıkta güçlendirdi. Bu doğrultuda, 2018-2020 Sürdürülebilirlik Etki Barometresi’nde açıkladığımız ve 2016 yılında imzaladığımız Bilim Tabanlı Hedefler inisiyatifindeki hedeflerimizi de içeren 21 yeni taahhüdü 2020 yılına dek yerine getirmeyi planlıyoruz. Bu çerçevede, 2015 yılına göre birinci ve ikinci kapsam karbon emisyonunu 2050 yılına kadar yüzde 50 azaltmayı amaçlıyoruz. Hem müşterilerimiz hem de tedarikçilerimiz ile birlikte kapsayıcı bir ekosistem yaratarak 2030 yılında üretim sahalarımızın karbon nötr olmasını sağlayacağız. Bu kapsamda; müşterilerimizin EcoStruxure çözümüyle sağladığı karbon emisyonu tasarrufunu dört katına çıkaracağız. Yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanıp, yüzde 100 geri dönüştürülebilir veya yeniden kullanılabilir paketlemeye geçiş yapacak, endüstriyel atıkları yüzde 100 oranında geri kazanacağız. Aynı zamanda 2005 yılına göre enerji üretkenliğimizi de iki katına çıkartmayı planlıyoruz. Böylece şimdiye dek olduğu gibi bundan sonra da gezegenimizin sürdürülebilirliği için öncü rol ve sorumluluk üstlenen kurumlar arasında yer almaya devam edeceğiz.
- Bu yıl ve önümüzdeki dönemler için iş planlarınızda neler var?
2019’da hedefimiz yeni ürünlerimiz ve innovatif çözümlerimizle fark yaratmak; yılın ilk yarısında bu anlamda önemli başarılara imza attık. Bu yıl ve sonrası için ise en önemli önceliğimiz hem şirket içinde hem de müşterilerimizle birlikte dijital dönüşümü sağlamak ki bu da müşterilerimize dokunduğumuz noktalardaki manuel süreçleri tamamen dijitalleştirmemizi gerektiriyor. Bu doğrultuda Schneider Electric’in IoT tabanlı açık, farklı marka ürünlerle çalışabilen otomasyon çözümü platformu olan EcoStruxure ile kullanıcılara güvenlik, güvenilirlik, verimlilik, sürdürülebilirlik ve bağlanabilirlik sağlıyoruz. Haberleşen ürünler, uç kontrol ve uygulama, analitik ve servisler katmanlarından oluşan EcoStruxure mimarisi bütün bunları sağlarken; nesnelerin interneti, haberleşme ve bulut teknolojileri, büyük veri analitiği ve siber güvenlik gibi teknolojileri kullanıyor. Önceki yıllarda Türkiye’de uygulamaya başlamış olduğumuz bu çözümümüzü bina, altyapı, veri merkezi ve endüstriyel projelerde daha fazla kullanmayı ve yaymayı hedefliyoruz.