YABANCI KAYNAK MI? KOBİ BANKACILIĞI MI?

Türkçe’de “Kendi yağı ile kavrulmak” diye bir deyim vardır. Azıcık aşımız ile başımızı kaygısızca çevirebilme özlemi sonucunda ne dünya markası yaratabildik ne de ülke toprakları içinde bulunan ulusal sermayemize yani kamu yatırımı olan “kamu iktisadi işletmeleri”ne sahip çıkabildik.

Bilançoda yer alan özsermaye ile büyümeye çalışan ya da çocukları için kurduğu işletmeyi, çocuklarının bakış açısını dikkate almadan ölünceye kadar yönetmeye çalışan işletme sahipleri, küreselleşen dünya ekonomisi içinde kendi yağını da gittikçe eritmiş ve çocuklarına bir işletme bile bırakamamıştır.

Yabancı kaynak kullanımından niçin bu kadar çekiniyoruz?

Uzun vadeli ya da kısa vadeli yabancı kaynaklar temin edildiğinde, amacın dışında kullanılırsa, çekinmek bir yana kesinlikle korkmakta yarar bulunmaktadır. Çünkü yabancı kaynaklar, yalnızca amacına uygun kullanıldığında bir yarar sağlamakta; tersi durumda işletmeyi daha da büyük zararlara doğru sürüklemektedir.

Yabancı kaynak kullanımında en sağlıklı yöntem, işletmenin bir amacına doğru kaynağını yönlendirmesidir. Günümüzde tüm yatırım finansmanı sağlayan ticari bankacılık işlemlerinde, bu uygulamayı görebilmekteyiz. Bu uygulamanın perde arkasının adı, “Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası (EBRD)”dır.

Türkiye’nin de ortakları arasında yer aldığı, merkezi Londra’da bulunan bu banka, Avrupa’da ortakları olan ülkelerdeki yatırımcıları ve girişimcileri desteklemektedir. Özellikle kadın girişimciler ile engelli grubunda yer alan yatırımcıların projeleri olmak üzere, dengeli kalkınmayı sağlayabilecek her türlü kalkınmada öncelikle bölgelerdeki yatırım ve girişimleri desteklemektedir.

Örnek olması açısından aşağıda bazı verileri sizlerle paylaşmak istiyorum:

26 Ocak 2016 tarihi ile 14 Kasım 2016 tarihleri arasında kamu alanında 3 özel sektörde 31 olmak üzere toplam 34 proje, desteklenmeye değer bulunmuştur. Bu projelerden 2 adedi tarımsal yatırım, 7 adedi finansal yatırım, 2 adedi bilgi ve iletişim uygulamaları, 1 adedi sigortacılık, 2 adedi üretim ve hizmet, 10 adedi belediye alt yapı yatırımları, 2 adedi doğal kaynaklar, 3 adedi enerji yatırımları, 3 adedi turistik bina yatırımı ve 2 adedi taşımacılık alanında olmuştur.

Dikkat edilecek olursa tek bir alanda büyük projelerin desteklenmesi yerine farklı alanlarda ve farklı sektörlerde her düzeydeki yatırımcı ve girişimcinin desteklenmesi hedeflenmekte; uygulamalar da bu çerçevede yürütülmektedir.

Yönetim Danışmanları Derneği’nin üyesi ve aynı zamanda EBRD’nin danışman havuzu içinde yer alan akredite bir yönetim danışmanı olarak, bir tavsiye sonucu görüşmeye gittiğim bir firmanın sahibi ve aynı zamanda yöneticisi olan kişi, öncelikle söze “benimle çalışmak istemediği, dostunun zoru ile bu görüşmeyi kabul ettiği ve işletmesini kimsenin aklı ile mevcut düzeye getirmediğini” belirterek başladı. Sonunu sizler de tahmin edebilirsiniz…

2014 yılında İstanbul Ticaret Odası’nın bir toplantısı sırasında fuayede kendisi ile karşılaştım. Kendisi, “ekonominin ne kadar kötü olduğunu, bu koşullar altında ve geleceği belirsiz bir ülkede iş yapılamadığını” belirttikten sonra “2014 yılı başında işletmesi için kapatma işlemlerini başlattığını ve bu işlerin bile ne kadar zor olduğunu” açıkladı. İTO’na şirket kapatma işlemleri için gelmiş ve kendisi ile bu vesile ile karşılaşmıştım.

Kurumsal bankacılık hizmeti sunan tüm bankalar, sizlerin sıkıntılarını çözmek için kaynaklarını seferber edebilmektedir. Hatta kaynaklarının yetersiz kaldığı bazı noktalarda, EBRD gerekli kaynak desteğini sunmaktadır. Ancak sizden beklentisi, yapacağınız yatırımın adını doğru koymanız ve bu yatırımın sürdürülebilir olması için neler yapmanız gerekiyorsa bunları projelendirmenizdir.

Bunları gerçekleştirebileceğiniz danışmanlık sektörünün güvencesi olan bir meslek odası (Yönetim Danışmanları Derneği) ve KOBİ bankacılığı için gerekli kaynakları sunmaya hazır bir banka (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası) bulunmaktadır.

Yeter ki, ne yapmak istediğinizi koyun ortaya ve bir danışmanla çalışmaktan çekinmeyin!