Dönüşüm Yolunda Gerçek Hikâyeler: Aile Şirketlerinde Başarıyı Kalıcı Kılmanın 3 Görünmeyen Koşulu

Berna Büyükutku, İnsan Kaynakları ve Yönetim Danışmanı

Dönüşüm Yolunda Gerçek Hikâyeler: Aile Şirketlerinde Başarıyı Kalıcı Kılmanın 3 Görünmeyen Koşulu
kobiaktuel
kobiaktuel
05 Mayıs 2025 Pazartesi 13:15

Her şirketin bir hikâyesi vardır. Ama bazı hikâyeler, yeniden yazılmaya cesaret edildiğinde gerçek anlamını bulur.”

Yaklaşık 30 yıldır hem kurumsal dünyada hem de danışmanlık alanında farklı sektörlerden birçok şirketle birlikte yürüdüm. Yaptığım her çalışmada bir kez daha gördüm ki; başarı yalnızca stratejilerde, planlarda ya da tablolarla anlatılamaz. Asıl başarı, insanla başlar ve kültürle büyür.

Bu yazıda sizlerle özellikle aile şirketleriyle yürüttüğüm dönüşüm projelerinden edindiğim üç temel tespiti, gerçek hikâyeler eşliğinde paylaşmak istiyorum. Çünkü inandığım bir şey var: Her danışmanlık süreci, aynı zamanda bir “yol arkadaşlığı”dır. Ve bu yolculuk, çoğu zaman görünenin ötesinde dönüşümlerle şekillenir.

1. Söylemden Eyleme Geçemeyen Güçlü Vizyonlar

Şirket sahiplerinin ya da üst yönetimlerin değişim ihtiyacını fark etmesi elbette çok kıymetli. Ancak bu farkındalığın sahici bir değişim kültürüne dönüşebilmesi için liderlikte kararlılık, tutarlılık ve görünür davranış modelleri gerekiyor. Aksi halde, çalışanlar yeniye değil, belirsizliğe yönelir. İşte bu nedenle ilk adım, yalnızca projeyi başlatmak değil; o projeye örnek olarak liderlik etmektir.

Yakın zamanlarda ikinci kuşak yöneticilerinin devraldığı köklü bir aile şirketiyle çalışmaya başladım. Şirket sahibi vizyonerdi, değişimin gerekliliğini net şekilde görüyordu ve kapsamlı bir kurumsal dönüşüm için bizimle yola çıkmıştı.

Strateji toplantılarımızda hedefler büyüktü, kararlılık yüksekti. Ancak işler uygulama safhasına geldiğinde adımlar yavaşladı. Toplantılar ertelendi, kararlar geri çekildi. Yönetici ekibi kararsızlıktan yakınırken, liderlik hâlâ eski ezberlerle hareket ediyordu. Hatta “siz bildiğiniz gibi yapın ben bildiğim gibi yapayım” cümlelerini bir duydum. Bu süreç bana bir kez daha gösterdi:

Dönüşüm kararı almak, dönüşüme hazır olmak anlamına gelmez.
Yani proje başlatmak yeterli değil — o projeye davranışlarıyla liderlik etmek gerekiyor. Tutarlılık, inanç ve örnek olmak; stratejiden çok daha güçlü bir mesajdır.

2. Alışkanlıkların Kimliğe Dönüşmesi ve “Ben Buyum” Direnci

Birçok yönetici için alışkanlıklar yalnızca işle ilgili tercihler değil, zamanla kimliğin bir parçası haline geldiği için önerilen yeni yöntemler ya da iş yapış şekilleri, kişinin kendisine bir tehdit olarak görünebilir. Liderlik cesareti tam da burada başlar — kendini yeniden tanımlamak, değerleri korurken davranışları dönüştürmekte.

Başka bir projede, genç kuşak yöneticiler eski iş yapış biçimlerini sorgularken, kurucu lider sürekli şu cümleyi tekrarlıyordu: “Ben böyle öğrendim, bu benim tarzım.”
Yaptığımız birebir görüşmede ise şöyle dedi:
“Eğer dediklerinizi yaparsam, ben olmaktan çıkarım. Vazgeçmek demeyelim lütfen.”

İşte mesele tam da buradaydı.
Alışkanlıklar yalnızca çalışma biçimi değil, bir kimlik ifadesi haline gelmişti.

Değişim sadece yeniye geçmek değil, eskiyle vedalaşmaktır.
Ve bu vedalaşma çoğu zaman kişisel bir sınavdır. Çünkü insanlar alışkanlıklarını bırakmayı karakterlerinden ödün vermek olarak algılar. Oysa liderlik cesareti, kimliğinden vazgeçmek değil; kimliğini dönüştürerek yeniye yer açmaktır.

3. Belirsizlikle Baş Etmek ve Örnek Olma Sorumluluğu

Bir projede, sonuçların hemen görünür olmaması liderde sabırsızlık yaratmıştı. Önceden alınan kararlar sorgulanıyor, “emin miyiz” ifadeleri toplantılarda gerginlik yaratıyor, ekip motivasyonu düşüyordu.

Bir çalışan şöyle demişti:
“Biz değişime inandık ama liderimiz inancını kaybedince biz de yönümüzü şaşırıyoruz.”

Bu cümle, birçok projede duyduğum benzer bir hissin yansımasıydı.

Dönüşüm sürecinde örnek olmak, sadece yön göstermek değil; belirsizlikle baş edebilmek ve mevcudiyetini koruyabilmektir.
Liderin duygusal iniş çıkışları, sadece kendisini değil; tüm organizasyonu etkiler. O nedenle değişim sürecinde sabır, sükûnet ve istikrar, yöneticinin en görünmeyen ama en güçlü liderlik araçlarıdır.

Son Söz: Görünmeyenle Çalışmak

Danışmanlıkta en çok sevdiğim şeylerden biri de budur: Görünmeyeni görünür kılmak.
Yukarıda anlattığım tespitler, çoğu zaman bir tablonun, bir KPI setinin ya da performans raporunun içinde yer almaz. Ama bu “görünmeyen alanlar” dönüştürülmeden hiçbir strateji sahici bir değişim yaratmaz.

Aile şirketleri, geçmişle gelecek arasında bir köprü kurar. Bu köprünün güçlü olması için yalnızca planlara değil, insanlara da yatırım yapmak gerekir. Çünkü en kalıcı dönüşümler, insanla başlar.

“Değişim sadece strateji değil, cesaret işidir. Alışkanlıklardan, kontrol ihtiyacından ve eski kimliklerden vazgeçebilme cesareti.”
Berna Büyükutku

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.