Dijital bir marka olarak doğduk ve hep o yönde ilerledik

Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, Kobi Aktüel’in sorularını yanıtladı. Yaşar, 2024 yılının finansal market hedeflerine daha da yaklaşacakları bir yıl olacağını söyledi.

Dijital bir marka olarak doğduk ve hep o yönde ilerledik
kobiaktuel
kobiaktuel
05 Ocak 2024 Cuma 12:09

Sigorta sektörünün gelecekte nasıl bir gelişim göstereceğini düşünüyorsunuz?

Yepyeni ürünlerin hızla arttığı bir gelecek bekliyor bizi. Özellikle iş yapış şekillerini değiştirecek ve finans kavramını bankaların dışına taşıyacak finansal sigorta ürünlerini daha çok konuşacağız. Bunların başında Kefalet Sigortası, Alacak Sigortası, Fatura Koruma Sigortası gibi iş dünyasının atmosferini değiştiren ürünlerin yanı sıra 19 Aralık’ta Şişli Belediyesi ile Türkiye’de ilk kez yapılan bir ortak projenin temelini oluşturan Bina Tamamlama Sigortası da geliyor. Sigortalı Kentsel Dönüşüm olarak duyurduğumuz bu proje kentsel dönüşüm sürecindeki tüm paydaşlar için güvenli bir liman olacağı için ülkemizde hızla yaygınlaşacağını öngörüyoruz. Sadece BTS değil, finansal sigortaların tümünde öngörülerimizin de ötesinde ciddi bir büyüme potansiyeli bulunuyor. Tabii bir de bu yeniliklerin getireceği yeni mesleki kodlar olacak. Kendini finansçı, bankacı olarak tanımlayanlar sigorta şirketlerinde çalışırken, sigorta acentesi olanlar kredi veya başka bankacılık ürünleri satarken bulabilirler. Bu çok uzak bir gelecekte olmayacak üstelik. Öte yandan şirketimiz özelinde yakın gelecekte teknoloji ve dijitalleşmenin hakim olduğu yatırım ve geliştirmelerimiz devam edecek. Finansal sigortalar tarafında da yeni ürünlerle sektörü büyütmeye devam edeceğiz. Bilhassa 2024, finansal market hedefimize daha da yaklaştığımız bir yıl olacak.

Sigorta sektörünün geride bıraktığımız yıllarda karşılaştığı zorluklar nelerdir?

Hem dünya hem de Türkiye açısından deprem ve iklim krizinin uzantısı doğa olaylarının yol açtığı afetler, en büyük zorluklardan biri. 6 Şubat depreminde ülke kaynaklarının büyük bir kısmını bu depremlerin iyileştirilmesi ve yeniden inşası için ayırmak zorunda kaldık. Bu yılki bütçede, neredeyse bir trilyon lira deprem hasarlarının onarımı ve yeniden yapılandırılması için fon ayrıldı. Benzer bir miktarın 2024 bütçesinde de ayrılması planlanıyor. Bu durum, ülkemizin kalkınmasını geciktiren ve hepimizin refahını olumsuz etkileyen bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Aynı durumda sel, fırtına gibi afetler için de geçerli. Bu nedenle ekonomik kayıpları azaltabilmek için önleyici sigortacılığının gerekliliğine odaklanmalıyız. Gelişmiş ülkelerde yaşanan ekonomik kayıplarda, sigortalı ekonomik kayıpların yüzde 40'lara yaklaştığı görülüyor. Bizim ise, deprem hasarlarında sigortalı kayıp oranı yüzde 4 - 5 arasındasigorta oranımızı artırmamız gerekiyor. Belki kayıpları tamamen engelleyemeyiz ancak en azından kayıpları sigorta ile telafi etme konusunu önemsemeliyiz, çünkü bu kalkınmamızın önündeki engellerden biridir. Bir diğer zorluk elbette ekonomik krizlerin (ülkelere göre değişmekle birlikte) yarattığı maliyet artışları ve bunun prim ücretlendirmelerine yansımaları. Halihazırda yetersiz olan penetrasyon oranına zarar verecek bir etkisi var bunun. Tüm dünyanın her geçen gün ciddiyetinin farkına vardığı diğer bir sorun ise siber güvenlik zaafları. Hem bireyler hem de şirketler için kritik bir soruna dönüşen bu durum, güvenlik önlemleriyle aşılabilir ki bunlardan biri de siber güvenlik sigortaları. Geleceği gören bir sigorta grubu olarak biz bu tehlikeyi görüp hızlıca QKimlik ürünümüzü hayata geçirmiştik zaten, geliştirmelerine de devam ediyoruz.

Sigorta sektörünün gelecekte daha kapsayıcı bir hale gelmesi için neler yapılabilir?

Sigorta sektörünün gelecekte daha kapsayıcı bir hale gelmesi için bir dizi önlem ve strateji düşünülebilir. Dünya genelinde düşünürsek dijital dönüşüm, mikro sigorta ürünleri (ekonomik açıdan dezavantajlı grupları korumak için özelleştirilmiş ürünler), çevre duyarlılığı taşıyan sürdürülebilirlik projeleri ve yatırımlar yapılacaklar başında geliyor. Türkiye özelinde ise bunlara ek olarak yasal düzenlemelerin hızlanması, sigorta farkındalığının artırılması ve ürünlerin erişilebilir olması önem arz ediyor. Türkiye’de bunların başarılması imkansız değil. İnanıyoruz ki sigortacılığın GSMH’dan aldığı payı dünyaya yaklaştırarak en azından yüzde 5'lere çıkarmamız halinde çok daha iyi noktalara geleceğiz.

Sigorta sektörünün geleceğinde yapay zekanın rolü ne olacaktır?

Yapay zeka çoğu sektör gibi sigorta sektörünün de ayrılmaz bir parça olması yolunda ilerliyor. Sigortacılıkta hasar tespiti, hızlı iletişim, müşteri ihtiyaçlarının saptanması, hasarın önceden tahmin etme vb hemen her aşamada yapay zekanın süreçleri iyileştirme gücü var. Quick Sigorta olarak biz kurulduğumuz ilk günden beri bunun farkındayız, dijital bir marka olarak doğduk ve hep o yönde ilerledik zaten.

Sigorta sektörünün geleceğini şekillendirmek adına markanızın yapmış olduğu çalışmalar bulunuyor mu?

Quick sigorta iştirakleri ve yatırım alanlarıyla bir bütün ve klasik bir sigorta şirketinden fazlasını ifade ediyor. Bu nedenle yaptıklarımız ve yapacaklarımız da alışılmışın ötesinde. Dijital bir firma oluşumuz da sadece bir yazılım yapıp onu sürdürmek değil, elimizdekileri sürekli geliştirirken yeni ihtiyaçlara hızla yeni çözüm bulmak, geleceği öngörüp ona şimdiden hazırlık yapmak da buna dahil. Örneğin; pandemide kapanmalar sonrası acentelerin ve sigortalıların iletişim sorunu yaşamaması için elimizdeki altyapıya geliştirmeler yapıp “Agent değil Acente” projesini hayata geçirdik. Bu aynı zamanda iletişimin sektörümüz için ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha gösterdi. Başka bir örnek, gelecekte teknoloji ve yapay zekanın entegrasyonları hızlandıracağını öngörmemiz ve buradan hareketle iştiraklerimizin de entegrasyonunu yani finansal marketi hayal etmemiz oldu. Yine bir başka örnek yıllardır önemine vurgu yaptığımız Bina Tamamlama Sigortası. Deprem ülkesi olmamız ve kentsel dönüşümün ülkemiz için çok önemli olması nedeniyle yepyeni bir kavramın öncüsü olduk: Sigortalı Kentsel Dönüşüm. Yatırımlar cephesinde de keza gelecekle dirsek temasında fikirlerin peşindeyiz. Avrupa Uzay Fonunun, otonom araç şirketi ADASTEC’in, Boğaziçi Üniversitesi aşı ünitesinin yatırımcısıyız. Sigortacılığın geleceğine de yatırım yapıyoruz. Uzay da otonom araçlar da aşı da sigortacılığın geleceğinde yer alacak kavramlar. Şimdiden sigortacılıkla bu kavramlar arasında kurulacak bağlantıları çözümleyip markamızı da ona göre geliştirmeye çalışıyoruz.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.