Yapay Zekâ Destekli Lojistikte Hiperotomasyon Çağı
Tedarik zinciri yönetiminin dönüşüm geçirdiği günümüzde, lojistik sadece taşıma değil; verimlilik, teknoloji, çevre duyarlılığı ve müşteri deneyimiyle bütünleşmiş bir yapıya evriliyor. Raben Türkiye Genel Müdürü Selman Çoban, müşteri odaklı çalışmalarını anlatarak sorularımızı yanıtladı


Günümüzde etkili bir tedarik zinciri yönetimi, müşteri odaklı, yüksek teknoloji kullanımını esas alan; sürdürülebilirlik, operasyonel verimlilik ve esneklik gibi temel unsurların entegrasyonuyla sağlanıyor. Hollanda merkezli köklü lojistik markası Raben Group’un Türkiye ayağı olarak biz de depolama ve gümrükleme alanlarındaki desteğimizle lojistik süreçlerini kolaylaştırıyor ve uluslararası entegre çözümler sunuyoruz. Başta Avrupa olmak üzere küresel çapta dikkati çeken parsiyel taşımacılık ağımızla tedarik zincirinde kesintisiz bir akış sağlıyoruz. Maliyetleri düşürüyor ve teslimat süreçlerini hızlandırıyoruz. Raben Group’un güçlü altyapısı ve hizmet verdiği her noktada yer alan modern tesislerimizle hem yerel hem de küresel müşterilerimize entegre lojistik çözümler sunuyoruz.
Müşteri memnuniyetini artırmak adına hangi lojistik çözümleri uyguluyorsunuz?
Müşteri memnuniyetini artırmak, Raben Group’un tüm stratejisinin merkezinde yer alıyor. Türkiye operasyonlarımızda da aynı yaklaşımı benimsiyoruz. Parsiyel taşımacılık konusunda güçlü bir uzmanlığımız var. Almanya’daki 33 parsiyel dağıtım noktamız başta olmak üzere İtalya, Hollanda, Polonya, Bulgaristan ve Romanya dâhil, Avrupa’da geniş bir altyapıya ve 2 milyon metrekarelik depolama ağına sahibiz. Türk şirketlerinin tek paletten başlayan her ölçekten gönderilerini hızlı ve güvenilir şekilde Avrupa’ya ulaştırıyoruz. Gümrükleme süreçlerini kolaylaştırarak, ithalat ve ihracat işlemlerinde müşterilerimize zaman kazandırıyoruz. Müşterilerimizle düzenli operasyonel toplantılar yaparak, beklenti ve ihtiyaçlarını yakından takip ediyoruz. Müşteri geri bildirimlerini ölçmek için düzenli olarak NPS (Net Promoter Score) ve CSS (Customer Satisfaction Survey) gibi araçlar kullanıyoruz. Bu sayede hem geliştirmemiz gereken alanları net bir şekilde görüyor, hem de takdir edilen hizmet başlıklarını sürdürülebilir hale getiriyoruz. Teknolojik altyapımız da müşteri memnuniyetini destekleyecek şekilde tasarlandı. Müşterilerimizin sipariş yönetimi, gönderi takibi ve süreç optimizasyonunu MyRaben adındaki dijital platformumuz üzerinden tek noktadan yönetmelerine imkan sağlıyoruz.
Yapay zekâ ve veri analitiği gibi uygulamalar süreçlerinizi nasıl etkiledi?
Yapay zekâ ve veri analitiği, Raben Group’un dijital dönüşüm stratejisinde kritik bir rol oynuyor. Öncelikle, iş süreçlerimizi uçtan uca dijitalleştirmeyi ve otomasyonla desteklemeyi hedefleyen hiperotomasyon yaklaşımını benimsiyoruz. Bu, sadece tekrarlayan görevlerin robotlarla yapılması değil; aynı zamanda yapay zekâ, veri analitiği, makine öğrenimi ve gelişmiş BI araçlarının birlikte kullanılarak tüm iş akışlarının daha akıllı ve verimli hale getirilmesi anlamına geliyor. Grup genelinde kullandığımız yazılım robotları (RPA), her ay 500’den fazla insan gücüne eş değer işi hatasız ve kesintisiz olarak yerine getiriyor. Bu robotlar; operasyonel planlamadan faturalamaya, analizden müşteri veri güncellemelerine kadar birçok süreçte aktif olarak kullanılıyor. Ayrıca, Qlik Sense gibi modern veri analitiği araçları sayesinde süreç performansını anlık olarak takip ediyor, iyileştirme alanlarını net şekilde görebiliyoruz. Kullandığımız LowCode/NoCode platformlar, özellikle müşteriye dönük dijital uygulamaların hızlı ve esnek şekilde geliştirilmesini sağlıyor.
Sürdürülebilir taşımacılık konusunda ne tür önlemler alıyorsunuz?
Öncelikle, alternatif yakıt kullanımını yaygınlaştırmak için ciddi yatırımlar yapıyoruz. 2024 itibarıyla, Raben’in kendi filosunun %5’i HVO100 gibi yenilenebilir ham maddelerden üretilen biyoyakıtlarla çalışıyor. Bu oranın 2025’te %10’a, önümüzdeki 5 yıl içinde ise %75’e çıkarılması hedefleniyor. Türkiye ofisi olarak da bu dönüşümün bir parçasıyız.
Polonya merkezli Paperless 2.0 projesi ile başladığımız, taşımacılık belgelerinin dijitalleştirilmesi süreci sayesinde, yıllık yaklaşık 3.5 ton kâğıt tüketimi önlendi. Bu da 60’tan fazla ağacın ve yaklaşık 5 milyon litre suyun korunması anlamına geliyor. Elektrikli soğutuculu treylerler gibi inovatif araçlar, yolda enerji geri kazanımı sayesinde hem yakıt tüketimini hem de karbon salımını %30 oranında azaltıyor.